Süper Ligde oynadığı son beş derbi mücadelesinden yenilgiyle ayrılan Beşiktaş, bu kötü seriyi Fenerbahçe mücadelesi ile bitirdi. Şeytanın bacağını kıran siyah beyazlılarda ise galibiyet golünü getiren sezon başından beri yüzüne bakılmayan İngiliz yıldız Alex Oxlade Chamberlain oldu.
Geçtiğimiz sezonun ardından bu sezon da kabus gibi bir süreç yaşayan Beşiktaş, ligde oynadığı son beş maçta galibiyet yüzü görememişti. Bu süreçte başkansız, antrenörsüz ve “ruhsuz” kalan takım derbide üç puanı almasını bildi.
Galibiyetle birlikte Beşiktaş sadece üç puanı kazanmış olmadı. Başta teknik direktör Serdar Topraktepe olmak üzere Bakhtiyor Zaynutdinov, Oxlade Chamberlain, Talha Sanuç ve Salih Uçan’ı da kazanan Beşiktaş, bunca süreçtir bu isimleri kullanmamanın da pişmanlığını yaşadı.
Sezon başından beri yetersiz bir kadrodan yakınan teknik ekipte artık işler iyice rayından çıkmıştı. Elinde olmasına rağmen birçok isme hiç şans vermeyen Hollandalı antrenör Giovanni van Bronckhorst ise büyük eleştirilerin ardından görevi bırakmıştı. Oyuncularla arasındaki bağın koptuğu apaçık belli olan bir teknik adamın zaten başta şansı da kalmamıştı.
Maça dönülecek olursa hem Beşiktaş hem Fenerbahçe maç boyunca çok fazla gol pozisyonu harcadılar. Direkten dönen toplar, kaleci ile karşı karşıyayken yapılan kötü vuruşlar karşılaşmanın seyir zevkini yüksekte tuttu. Maç boyunca birebirde doğru eşleşmeleri yapmanın meyvesini yiyen taraf ise Kara Kartal oldu.
Maçta en dikkat çeken hususlardan biri Beşiktaş’ın tercih ettiği saha dizilimiydi. Salih Uçan, Musrati ve Gedson üçlüsü ile sahaya çıkan Beşiktaş, orta sahadaki en dinamik olduğu maçlardan birini oynadı. İki pasörün önünde oynayan Gedson ise her zamankinden çok daha iyi bir performans sergiledi.
Giovanni van Bronckhorst’un gidişinden sonraki iki maçta kanaatimce en çok dikkat çeken konulardan biri de İtalyan golcü Ciro İmmobile’nin yükselen performansıydı. Daha doğru koşular, daha doğru hamleler ve daha istekli bir görüntüyle iki maçtır gözlere şölen yaşatan İmmobile’nin yükselen performansını antrenör değişikliğine bağlasak yanlış olmaz.
Sahada mücadeleyi asla bırakmayan savunma oyuncuları ise maçın kaderlerini çizdiler. Jonas Svensson ve Emirhan Topçu, derbide Beşiktaş’ın savunmasının bel kemiği oldular.
Gerek derbi gerek de tüm lig maçları olsun yazılacak çok şey var. Her ne kadar yazıp çizersek çizelim bir eleştirmenin görevi çok basit görünür. Kalemi eline alır ve gördüğü olumlu veya olumsuz ne varsa kağıda döker. Evet bu aslında dışarıdan oldukça kolay görünüyor. Fakat iç yapıda öyle olduğu düşünülmemeli. Beşiktaş hem övülecek hem eleştirilecek pek çok konuya sahip. Her ne kadar derbi sevinci yaşansa da Beşiktaş’ın önünde mutlaka ama mutlaka kazanması gereken bir Avrupa maçı var. Zafer mutluluğunu bir kenara bırakıp o maça hazırlanmak şu an birçok şeyden daha önemli.
Son olarak yakında yapılacak olan bir seçim var. Emin olabilirsiniz ki kim kazanırsa kazansın tek önemli olan Beşiktaş’ın menfaatidir. Ligde işleri çok zora sokan Beşiktaş, kendisine yeni başkan ve olası yeni teknik ekiple birlikte yeni hedefler seçmelidir. Türkiye kupası ve Avrupa’da olabildiğince ilerlemek gibi hedeflerin yanı sıra ligde de makası daha da açmayıp kazanabildiği her maçı kazanma hedeflerini benimsemek Beşiktaş’ın şu an en büyük amacı olmalıdır.
Bu sezon geçtiğimiz sezona benzemek zorunda değil. Kötü bir sürecin sonrasında bırakıp gelecek sezonu beklemek de Beşiktaş’a yakışmaz. Her zaman dediğim gibi zaferler ancak ve ancak inanarak kazanılacaktır.
Ramazan Emin TATAR
YORUMLAR