Hafta içi Avrupa Liginde alınan mağlubiyette kadro yanlışları olan Van Bronckhorst’un bu durumdan ders çıkarıp Antep deplasmanına daha doğru bir ilk onbirle çıkmasını bekliyorduk. Ancak beklentiler hocanın inadına yenik düştü ve beklenenden farklı bir onbirle maça başladık.
Maç öncesi kanatlardaki yaratıcı, güçlü ve hızlı oyuncu eksiğini kapatmak için Semih’in ilk onbirde olması gerektiğini düşünürken hoca Muçi inadından vazgeçmedi. Nitekim hocanın inadı maça da yansıdı ve maç boyunca tutuk bir futbol sergiledik. Ne kanatlardan ne de orta alandan istediğimiz oyunu oynayamadık. Takımın en büyük umudu olan Rafa ve Immobile’de görünen düşüşün en büyük sebebi yoğun maç trafiğinde tüm işlerin bu iki oyuncuya kalmış olması. Hem fiziksel hem de mental olarak yorgun olmaları takımın oyununu da kötü etkiliyor. Sezonun yaratıcılık olarak en flaş üç oyuncusundan ikisinin düşmesi tabiki de takımın hücum gücünü kaybetmesi anlamına geliyor. Takım bu durumda olmasına rağmen öne geçerek en azından milli araya kayıpsız gitmenin kapısını aralamayı başardı. Ancak futbol 90 dakika ve siz öne geçtiğinizde maçı almış olmuyorsunuz. İlerleyen dakikalarda üretmekte kısır kalan Beşiktaşı bir de yaptığı değişikliklerle gol atma şansını sıfıra indiren Van bronckhorst hoca takımın altına dinamiti koymuş oldu. 30 dakika boyunca en önemli silahlarından mahrum bırakılan Beşiktaş rakibine adeta “gel gel” yapıyordu. Selçuk Hoca da bu ikramı çevirmeyerek takımı daha da ileri attı. Gaziantep FK’nın tamamen hücumu düşündüğü anda bile Semih’i oyuna alıp kontra atak tehdidi yapamayan Van Bronckhorst hoca son dakikalarda gelen golün mimari oldu. Bu maç tamamen hocanın aldığı yanlış kararlara ve oynattığı korkak futbola yazar.
Şampiyonluk uzun bir maratondan geçer ve rakibe göre hücum ve savunma planları ya da tarzları benimsenebilir. Ancak kendinizi olduğunuzdan daha küçük görüp rakibinizi gözünüzde fazla büyütürseniz mağlubiyet sizin için kaçınılmaz son olur. Unutmayalım ki korkak futbolla şampiyon olunmaz!
YORUMLAR