Bugün bir maç yazısından çok, genel bir değerlendirme ve eğri oturup doğru konuşma yazısı yazmak istedim ve bence tam zamanı gibi duruyor. Öncelikle, Hasan Arat yönetimi, mevcut koşullar içerisinde başarılı bir yaz transfer dönemi geçirmesine rağmen, kadro mühendisliği üzerine halen ciddi bir çalışma yapılmasının şart olduğunu, özellikle bu son maçla tekrar görmüş olduk. Üç senelik enkazın ardından, bu yönetimin asıl değerlendirmesinin önümüzdeki sene başladıktan sonra yapılmasının tek adil ve gerçekçi seçenek olduğunu düşünüyorum.
Bu yaz döneminin tartışmasız transferlerini bir kenara koyarsak; N’dour eğer son iki maçta da hemen hemen aynı dakikada Musrati çıktıktan sonra yerini alamayıp, sol kanattan Joao Mario 6 numaraya çekiliyorsa, bu orta saha sayısal şişkinliğinde ve zaten 12+2 yabancı kuralını tutturabilmek için inanılmaz sıkıntılar yaşadığımız bir sezonda, gerekliliği oldukça tartışılan bir transfer olduğu aşikar. Geleceğe yatırım, bir deneme transferi de denemez çünkü satın alma opsiyonu yok ve sene sonunda geri dönmesi neredeyse kesin gibi.
Joao Mario’nun ise diğer bazı transferlerin aksine zamana ihtiyaç duyduğu kesin, lakin hocanın istediği bir oyun planı ve şablonu var ve buna uygun olarak gelmiş olması, bekleyip görmek lazım demekten başka bir seçenek bırakmıyor. Ve bu plan kesinlikle 6 numara değil, hocanın yedek kulübesine şöyle bir dönüp baktıktan sonra mecburen bu şekilde kullanmaya çalıştığını düşünüyorum.
Muci’nin ise bir yıldız değil, genç yetenek, N’dour’un aksine bir yatırım transferi olduğunu kabullenirsek, bence hepimiz oldukça rahatlayacağız. Ama her genç yetenek transferi içinde bir risk barındırır, ve Muci’nin o gelişmeyi halen gösteremediği bir gerçek, yoksa kulübede Onana ve N’Dour yabancı sayısını doldururken, 18’de bile olmamasının başka bir açıklaması olamaz.
En civcivli konu ise, kiminin toz kondurmadığı, kiminin ise yerden yere vurduğu Musrati. İki yaklaşım da sıkıntılı, çünkü zaten Musrati artıları ve eksileriyle hep buydu. Tartışılması gereken asıl konu, yerlere göklere koymadan, yerden yere vurmadan Beşiktaş’ın 6 numarası olup olamayacağı. Buna cevap vermek için de 6 numaranın oyun tanımı ve öncelikli görevlerine bakmak gerekiyor. Kestirmeden net cevabı verirsek de, biraz eli ayağı düzgün ve bir oyun planı olan, gerek lig gerek avrupa’da orta seviye denebilecek takımlara bile, Gedson’un insanüstü oynamadığı her maçta, bu maçta da olduğu gibi çok büyük defansif sıkıntılar yaşanacağı. Musrati için, Rodri ve Mac Allister gibi örneklemeler ise maalesef biraz abesle iştigal kalıyor, çünkü bu oyuncular ne Musrati kadar hantal, ne yavaş ne de yumuşak.
Sonuç olarak, Samsun ve Eyüp gibi ligin nispeten dişli takımlarıyla da oynadığın periyotta, oldukça tartışmalı 6 numaran, Rashica ve Semih dahil tek bir gerçek kanat oyuncun ve beklerinin yedeği olmadan beşte dört yapmak, özellikle geçen senenin üstüne büyük başarıdır. En önemli olan konu ise, ara transfer döneminde mümkün olduğunca gereken oyuncu profillerini kadroya katarken, diğer yandan mevcut oyunu ve oyuncuları geliştirip, bu sezon için beklentileri de gerçekçi tutarak sezonu bitirilebilecek en iyi yerde bitirmeye çalışmaktır, buna şampiyonluk da dahildir.
Ajax maçı ile ilgili de bir iki cümle söylemek gerekirse, bize benzer olarak çok kötü bir geçen sezonun ardından, aynı bizim gibi yeniden yapılanmaya çalışan ve tarihimizde hiç yenemediğimiz bir Ajax ile oynayacağız. Öte yandan, bu maç için bizim açımızdan daha iyi bir zamanlama düşünemiyorum. Ligdeki 3 maçını ertelemeden dolayı oynayamadığını, henüz yapılanma sürecinde olduğunu, kadro ve özellikle defansif problemlerini göz önünde bulundurduğumuzda, her ne kadar Ajax deplasmanı ve Farioli faktörü olsa da, eksik kalma ve sürekli tekrar eden büyük defansif hatalar gibi durumlar olmazsa, özellikle ön alan baskısıyla, Beşiktaş’ın kendi oyununu oynamaya çalıştığı takdirde, Eyüp maçındaki sıkıntılara rağmen bu maçtan en kötü ihtimalle yenilmeden ayrılmasını bekliyorum.
YORUMLAR