Trabzonspor altı puan kayıpla başladığı lige, Şenol Güneş’in de gelmesinin etkisiyle oldukça motive ve topu rakibe bırakmasına rağmen ikinci bölgede baskıyla, Beşiktaş’ın oyun kurmasını engelleyip, uygun oyuncu profilleriyle de kazandığı toplarla hızlı hücum etme planıyla başladı.Bunda da kırmızı karta kadar oldukça başarılı oldu diyebiliriz, ki kırmızı olmasa bile biz topun büyük oranda Beşiktaş’ta olup Trabzon’un geçiş hücumları denediği bir maç izleyecektik.
Beşiktaş tarafında ise, bu ilk 15 dakikadaki dağınıklık ve hemen kırmızının peşine yenen golün bocalamasından çıkış ilk şutun atıldığı 20. dakikaya kadar sürdü ve en organize, on kişi kalmış takıma yapılacak büyük takım atağı ise 30. dakikada geldi ve devrenin sonuna kadar da müthiş bir şekilde, özellikle Svensson’un da sürekli içe doğru girip orta sahalaşmasıyla biraz sağ tarafa doğru kaymış 18 önü aksiyonlarıyla devam etti ve gol de son maçlarında “artık ben modern bir 8 numarayım” diye bağıran Gedson ile geldi.
İkinci yarı Beşiktaş’ın rakibi 40 hatta bazen 30 metreye kadar kapatan, sürekli top çevirip en iyi pas ve şut opsiyonunu arayan oyunu yaklaşık 80. dakikaya kadar devam etti, lakin skorun alınamamasındaki en büyük etken, bu pas oyunundaki topun hızı ve takımın kadro derinliğinde olmayan oyuncu profillerinin eksikliği idi. Aslında skoru alabilme ihtimalinin en yüksek olduğu son 10-15 dakika da, kulübeden gelen oyuncuların büyük bölümünün tüm bu ahengi bozması sonucu oluşan kaos ile maalesef heba olup gitti.
Uğurcan’ın klasik Beşiktaş performansını bir kenara bırakırsak, ilk resmi maç olan süper kupa maçından beri yazdığım, süratli, adam eksiltebilen, ceza sahasına ve çizgiye devrilebilen bir kanat oyuncusu eksikliği, Masuaku’nun özellikle ikinci yarıdaki performansıyla bence Beşiktaş adına maçın oyuncusu olmasına rağmen, yine yeni yeniden çok fazla göze çarptı. Büyük bir takımın kanat aksiyon ihtiyaçlarını karşılayacak oyuncusu sadece, aslında gerekli hıza bile sahip olmayan sol beki olmamalı.
Oyuncu profilinde göze çarpan ikinci en büyük eksiklik ise, bu ligde çok fazla yaşayacağımızı bildiğimiz bu tip maçlarda ceza sahası içinde hava toplarına hakim, dağıtıcı, kaleye sırtı dönük de oynayabilen bir pivot santrafor ihtiyacı. Çünkü Immobile etkili olabilmesi için yüzü kaleye dönük olması gereken bir oyuncu ve 52 kez ceza sahasında topla buluşulan bir maçta sadece 2 isabetsiz şutla maçı bitirebildi.
Oyuna sonradan giren oyuncularla ilgili çok bir yorum yapmak istemiyorum, lakin belki Joao Mario yerine Gedson 6 numaraya çekilip, zaten ceza sahası önünde oynanan oyunda daha yaratıcı işler yapabilecek olan Salih daha erken oyuna alınabilirdi. Kariyerinin en iyi performansını sağ kanatta yapmış olan Joao Mario da, kariyerinde aynı yerde hiçbir şey yapamamış denilebilecek Muci yerine o tarafta düşünülebilir, solda Muci ters ayakla içeri kat ederek nispeten daha etkili olabilirdi. Immobile çıkacaksa da yerine Mustafa yerine dar alanda çok daha etkili olabilecek, asıl pozisyonu forvet olan Semih’in denenebileceğini düşünüyorum.
Ligin genel tablosu ve oynanan resmi maçlardan sonra oluşan umutta, bu sene şampiyonluk ve/veya Şampiyonlar Ligi hedefinin daha gerçekçi olabilmesi için, umarım Ocak ayında eksik olan oyuncu profilleri tamamlanabilir. Bu şekilde Gio hocanın Beşiktaş’ı için bu hedefler çok daha gerçekçi olacaktır.
YORUMLAR